Ahmet Baltacı hocamız ile söyleşi |
||
Ahmet BALTACI Hocam ile eskimeyen eskiler arasındaki sevgi,
saygı ve samimiyet üzerine, bir sohbet esnasında kendisine, Sayın hocam; -1950 ile 60 lı yıllarda köyümüz ve köylümüz üzerine hatırladığınız bir anınızdan bahseder misiniz? Dedim. Ahmet hocam da şu olayı anlattı bana…
Ahmet baltacı: - Bir defasında Konya’dan köye gitmiştim.
Köyümüzün hatıplarından olan, Rahmetli Hatıp (Abdullah Turhan) hocamın yanına
uğramıştım. Daha önce köyümüzde imamlık yapmış olan (o da rahmetli) Kütük hoca
lâkaplı(Mustafa Yavuz) da merkebine binili olarak köye gelmiş. Hatıp hoca ile
çok seviştikleri için doğruca onun evine inmiş… Ben de ona, bir hoş geldin
diyeyim diye, yanlarına vardığımda. Hatıp hocam; -Ahmet sende gitme de, sohbet
edelim dedi.
Ben de (Tıkır Mehmedi) dayımdan musade istedim o da kabul
etti. Tatlı bir sohbet ile günü doldurduk. Kütük hocam, (Kınık/Bozkır) köyüne
dönmek için musade istedi. Hatıp hocam da; burası sizin eviniz sayılır. İkinci
adresiniz burasıdır, istediğiniz kadar kalabilirsiniz diye israr etmesine rağmen
Kütük hocam, yolcu yolunda gerek diyerek tekrar musade istedi.
Hatıp hocam da; - Siz bilirsiniz ne diyelim dedi.
Konya’mızın Mevlâna şekerinden koca bir avuç hapanlayıp (o
zamanlar nerde poşet, nerde kese kağıdı?) Kütük hocama;
-Hocam cebini aç dedi. Hocam da cebini açtı, avucundaki
şekerin tamamını hocamın cebine boşalttı… - “Sen çocukları severdin
karşılaştığın çocuklara dağıtıver” dedi. Kütük hocam merkebine tam binecekti ki,
(şakayı, lâtife yapmayı çok seven birisidir) aklına geldi ve;
- “Hatıp! Bunu, bir cebime koydun amma, ya eşeğin üzerinde bir
tarafım ağır basar da, yere düşersem ne olacak?” dedi. XXX Orada bulunan
köylülerimizden birkaç kişi ve ben hocamın lâtifesine gülüştük.
Hatıp hocam, hemen dükkâna döndü ve bir avuç şeker daha
getirdi. Hocamın diğer cebine doldurdu. Hocam da:
- Hah şöyle yav! Şimdi düşmem işte dedi ve merkebine binerek,
Allah’a ısmarladık deyip köyüne doğru yola koyuldu.
- İşte Mustafa’m o yıllardaki samimiyetin ve insanlar
arasındaki bağın, ne kadar sağlam olduğunu bu anıdan anlayabilirsiniz, dedi. Ben
de dedim ki, Peygamberimiz(s.a.v.): “…İman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş olmazsınız…)(Müslim,
iman:93) Sözünün anlamı bu olsa gerektir dedim.
Ahmet hocam da; - Evet, o zamanlar insanlar arsındaki sevgi,
saygı böyleydi dedi… Ben de Kendisine teşekkür ederek yanından ayrıldım.
Ahmet Baltacı hocama teşekkür ederim. Bize hem eski
dostlukların, sevgi ve saygının nasıl olduğunu, hem de köyümüzle ilgili bir
anıyı sizlerle ve köylülerimle paylaşmamızı sağladı… Rabbım! kendisinden razı
olsun. Kendisine sağlık sıhhat ve afiyetler dileriz. Mustafa Arı hocamızın kişisel web sitesine gitmek için tıklayınız Mustafa Arı Youtube kanalı abone olmayı unutmayınız.
Mustafa
Arı hocamızın youtube kanalına gitmek için tıklayınız |
||
Gönderen | Mustafa ARI | 003 |
Yayın tarihi | 23/11/2008 | |
Facebookta paylaş | Twitterda Paylaş |