Şeytan soframıza mı ortak oluyor?

 

اعوذُ با اللهِ منَ الشّيْطانِ الرّجيمْ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

الحمد للله ربّ العالمين والصلاة والسلام علي رسولنا محمّد وعلي أله و اصحابه اجمعين

اسسلامُ عليكم ورحمت الله وبركاتهُ     

                     بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم                                             

وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيراً {26}

إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُوراً {27}

 “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.                                                                                                                Çünkü (malını) saçıp savuranlar,  şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”  (İsra:26-27.) 

Saçıp savurarak şeytanın kardeşleri mi oluyoruz? Allah korusun. Rabbımızın bize ikramı olan nimetlerinden faydalanırken şeytanı kendimizden uzak tutmalı ve ona fırsat vermemeliyiz.

قال رسول الله صليّ اللهُ عليهِ وسلّمْ:أماَ اِنّهُ لَوْسَمّىَ لَكَفاَكُمْ ...رواهُ تِرْمِذِيُّ

         Hz. Aişe’den: Rasulullah(s.a.v.) ashabından altı kişinin arasında yemek yiyordu. Derken bir bedevi geldi iki lokmada yemeği bitiriverdi. Bunun üzerine Allah Rasûlü(s.a.v.):  “Şayet o ‘Bismillah’ demiş olsaydı yemek hepimize yeterdi.” Buyurdu. (Riyazus-salihin:730. Hadis)   Huzeyfe (r.a.) şöyle dedi: Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte yemek yiyeceğimiz zaman O, yemeğe dokunmadan elimizi yemeğe sürmezdik.   

        Yine bir gün, O’nunla birlikte yemek yiyecektik. Derken küçük bir kız çocuğu geldi. Sanki biri onu arkasından itiyormuş gibiydi. Hemen elini yemeğe uzattı; fakat Rasûlullah (s.a.v.) elini tuttu. Daha sonra bir de bedevî geldi; o da arkasından itiliyormuş gibiydi. Rasûlullah(s.a.v.) onun elini de tuttu ve sonra şöyle buyurdu: “Şeytan besmele çekilmeden başlanan bir yemeğe katılmayı pek arzu eder. O, şu yemeğe katılmak için bu câriyeyi getirdi. Fakat ben elini tuttum. Bu bedevî sayesinde yemeğe katılmak için onu alıp getirdi; onun da elini tuttum. Nefsimi kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, şeytanın eli, onların eliyle birlikte avucumdaydı.” (Riyazussalihin.728. hadis)

         Bu Hadislerde de, görüldüğü gibi şeytan, her an bizimle ve bizim rızkımıza ortak olma düşüncesindedir. Gelin, Ne şeytana fırsat verelim, ne de, şeytanın arkadaşı olalım.   بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم

وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَاناً فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ {36}

“Her kim, Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse, biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan, onun yakın dostudur.” (Zuhruf:36) Biz! ne şeytanın dostluğunu, Ne de onun bize musallat olmasını isteriz. Rabbım bizi ondan, onu bizden uzak tutsun. Amin.

         Son zamanlarda, en çok konuştuğumuz şeylerden birisi de, yediklerimizin, içtiklerimizin tadı yok. Nerde o eski yiyecekler ve içecekler? Onların tadı damaklarımızda diye eskilere olan, özlemlerimizi dile getiririz…  Kardeşlerim! Acaba bu günün yiyeceklerinin gerçekten tadının olmayışında, bizim hiç mi payımız yok? Dersiniz!                                                                          

         Kaç çiftçimiz, buğdayını ekerken besmele çekerek Kaç fırıncımız, ekmek yapmaya başlarken besmele çekiyor dersiniz. Onları bırakalım, hangimizin annesi, kardeşi veya var ise hanımı, yemek yapmaya başlarken besmele ile başlar. Kaçımız, sofraya oturunca bu nimetleri vereni düşünerek, şeytanı ortak etmemek için besmele çekiyoruz. O’nun adını anarak yemeğini yiyor ve kalkınca da Peygamberimiz(s.a.v.) in buyurduğu gibi Allah’a şükrederek, dua ederek yemekten kalkıyoruz!… Bunları daha artırabiliriz, ama biz

Peygamberimiz (s.a.v.), ne buyurmaktadır, ona bakalım:

‘Bir kimse yemek yedikten sonra: “Bana bu yemeği yediren, sonucu etkileyecek bir güç ve kudretim olmaksızın onu bana nasip eden Allah’a hamd olsun” derse, geçmiş günahları bağışlanır.’ (736 nolu hadis; Riyasussalihin)

         Bu ne lütuf, bu ne ikrâm. Hem nimetleneceksiniz, hem de günahlarınız silinecek. Bu ancak; yüce Allah’ın, kullarına sunduğu ikramdır, lütuftur, bağışlamadır...

         Ayrıca biraz yukarda verdiğimiz hadisi-şeriften de anladığımız gibi, Besmelesiz yenen yemeğin ortağının, Şeytan olduğunu Kâinatın serveri Efendimiz(s.a.v.) ne güzel anlatmış.  Bunu duyup ta; ben bundan bir şey anlamadım diyen çıkmaz inşallah...

         Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:  “Biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şayet yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursa, hatırladığı anda“bismillahi evvelehü ve ahirahü” (başından sona bismillah) desin.”

Soframıza şeytanı ortak etmediğimiz müddetçe bu günün yiyeceklerinin de, tadının olacağına inanıyorum. Bir de ektiğimize ve diktiğimize Hormon denen katkı maddelerini, fenni gübreleri katmaz, İsrail’in genini değiştirdiği tohumları, kullanmamaya çalışırsak, o zaman yediklerimizin tadını tadar, şifasını da alırız.

          Bu günlerde, manava veya pazara uğradığımızda doğal(natürel) yiyecekleri aramamız hep bundan değil midir?

         Şunu da unutmayalım ki, Şeytan hiç uyumaz.

Hani derler Ya! ‘Su uyur, düşman uyumaz.’                                                                      Fatır 6. Ayette: Rabbım!

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوّاً إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ 

 Şeytan kesinlikle size düşmandır. Onu siz de düşman tutunuz. O taraftarlarını cehennem ehlinden olmaya çağırır.”   Onu kendimize düşman bellediğimiz her’an, rahatız ve huzur içindeyiz.  Onun tarafı olursak, ayet çok açık ve nettir. Yoksa İnsanoğlunun önünden, arkasından, sağından solundan yaklaşarak insanoğlunu azdıracağınıda; Araf suresi 17. Ayette Rabbım şöyle haber veriyor.

“Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından onlara sokulacağım da çoğunluğunu şükreder bulamayacaksın.”

         Son olarak Peygamber efendimizin şu hadisi-şerifini de aktaralım: “Biriniz yemek yediği zaman sağ eli ile yesin. Bir şey içtiği zaman da, sağ eliyle içsin. Çünkü Şeytan, sol eliyle yer. Sol eliyle içer” (Tirmizi, et’ıme:9)

سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Allah’a emanet olunuz kardeşlerim.

Mustafa Arı kişisel web sitesi

Mustafa Arı hocamızın kişisel web sitesine gitmek için tıklayınız

Mustafa Arı Youtube kanalı abone olmayı unutmayınız.

Mustafa Arı hocamızın youtube kanalına gitmek için tıklayınız
 

Gönderen Mustafa ARI 12
Yayın tarihi 27/04/2009
Facebookta paylaş Twitterda Paylaş