SORUMLULUĞU PEYGAMBERİMİZDEN ÖĞRENELİM | ||
![]() Peygamber efendimiz (s.a.v.) gerek evinde gerekse dışarıda kendisine fazla hürmet gösterilmesinden hoşlanmazdı. O kendisi için kimsenin rahatsız olmasını istemezdi. Bir gün Sahabeler Peygamberimiz (s.a.v.)
in ev işlerinde nasıl hareket ettiğini merak ederek
Hz. Aişe (r. anha) annemize sormaya giderler. Hanımı
Hz. Aişe'(r. anha) ye: "-Allah Rasûlü evde iken
hangi işleri yapardı?" Diye sordular. O şöyle
anlattı: "- O elbisesinin söküğünü kendisi diker,
yamasını kendisi yapar, ayakkabısını da kendisi
tamir ederdi. Çoğu zaman koyunların sağılmasını bize
bırakmazdı. Çarşı Pazar işlerini kendisi yapar ve
Pazar yükünü kendisi taşırdı. Kendisine yardım
etmeye çalışan arkadaşlarına "Musaade ediniz, eşyamı
ben taşıyayım" derdi. Allah Rasûlü sorumluluklarını
yerine getirme konusunda çok hassastı. Ebu Hureyre bir anısını şöyle
anlatır: "- Bir gün efendimizle çarşıya gitmiştik.
Aldığımız eşyalarla geri dönerken, ben O'nun
elindekileri alıp taşımak istedim. Çünkü O'nun
yorulmasını istemiyordum. Bunu üzerine bana şöyle
dedi: "- Herkes kendi sorumluluğunu yerine
getirmeli. Onun için bir kişinin kendi eşyasını
kendinin taşıması daha uygundur. Ancak taşıyamayacak
kadar güçsüzse veya hasta olursa Müslüman kardeşleri
ona yardım etmeli." Dedi. (Tirmizi şemail:57) Diğer bir hadisi şeriflerinde
insanların ayrıcalıklı olmadığını anlatmak için
şöyle buyurdu: "- Sizin, benim işimi de
yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre
(ayrıcalıklı) bir durumda bulunmaktan hoşlanmıyorum.
Çünkü Allah'u Tealâ kulunun, diğer insanlar arsında
ayrıcalıklı durumda olmasını sevmez." Der. (Karakter
eğitimi-Dr. Faruk Kanger, sayfa:111) Allah Rasûlü (s.a.v.) efendimiz. Bir başka anekdot ile konumuzu pekiştirmek istiyorum; Hz. Aişe (r. anha) annemize, Sahabeler: "- Allah Rasûlünde gördüğünüz en dikkat çekici bir hali bize anlatır mısın? Dediler. Aişe (r. anha) annemiz, "- O'nun hangi hali dikkat çekici değil ki" dedi ve şöyle devam etti: -"Bir gece eve geldi, yatağa girdi ve çok geçmeden müsaade edersen kalkıp Rabbime ibadet edeyim" dedi. Ben de: "- Vallahi seninle beraber olmayı çok severim; ancak senin hoşlanacağın şeyi daha çok severim, dedim. Bunu üzerine kalktı abdest aldı namaza durdu ve ağlamaya başladı. O kadar ağladı ki, gözyaşları sakalından damlıyordu. Rükû ve secdelerde de aynı durum devam etti. Secdeden başını kaldırdığı halde hala ağlıyordu, bu şekilde Bilal sabah ezanını okumasına kadar sürdü. Bilal Allah Rasûlünün ağladığını görünce izin isteyip yanına geldi ve "- Ey Allah'ın Rasûlü Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını affettiği halde niçin bu kadar ağlıyorsun? Diye sorunca, Peygamberimiz(s.a.v.): "- Ey Bilal! Rabb'ımın bana vermiş olduğu bu nimetlere karşı O'na çok şükreden bir kul olmayayım mı? Vallahi bu gece bana bir ayet indi ki, onu okuyup da üzerinde düşünmeyen kimseye yazıklar olsun." Dedi. O'na (Aliimran 3/: 190-191.) ayetlerini okudu. "Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri arkasından takip edişinde, akıl sahipleri için, Allah'ın birliğinin delilleri vardır. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzeri yatarken her an Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin tefekkür ederler." (Karakter eğitimi-Dr. Faruk Kanger, sayfa:113-114) Allah Rasulü'nün sorumluluk
konusunda ki hassasiyetini az da olsa öğrenen
bizler, sorumluluklarımızı en iyi şekilde yerine
getireceğimize inanıyorum. Tüm Mü'min kardeşlerimin
Mevlid kandillerini tebrik eder, Peygamberimizi
gerçek anlamda tanıyıp O'nun yolunda gitmeyi Rabbım
bizlere nasip etsin. Âmin. |
||
Gönderen | Mustafa ARI | 093 |
Yayın tarihi | 17/11/2018 | |
![]() |
![]() |